“Yöneticinin ilk yapması gereken iş, kendi işyerinin teknolojik öncülüğünü ve üstünlüğünü sürdürmek, gereken tedbirleri zamanında alabilmek için piyasayı durmadan incelemek ve böylece teşebbüsünün gelişmesini sağlayacak ortamı yaratmaktır.” (Rubikon, 1976)   

10 yılda 1000’in üzerinde reklam filmi

Türkiye’nin ilk büyük reklam ajansı demek yanlış olmaz İstanbul Reklam için. Kurulduğu 1960 yılından itibaren hız kesmeden büyüyen ajans, kuruluşundan 16 yıl sonra farklı sektörlerden Türkiye’nin büyük markalarının yanı sıra aynı anda 8 ayrı bankaya ve Türkiye’nin en büyük üç büyük gazetesine de reklam hizmeti verir duruma gelecekti. Kuruluşun 10 yıl içerisinde elde ettiği başarının bir diğer çarpıcı göstergesi ise 1970 yılına gelindiğinde tam 1232 adet kuruluşa reklam filmi çekilmiş olması…

6-link-2Süheyl Gürbaşkan buradaki başarı ile ilgili Rubikon’da şunları ifade eder: “Bu firmalar arasında öyleleri vardı ki, her birine bir yıl içinde, değişik otuz kırk film yapardık. Ortalama on film hesabiyle bu rakam, on iki on üç bine ulaşır. Bu rakam, gerçekten dünya çapında bir reklam ajansı için de rekordur. Türkiye’de son on beş yılda hazırlanmış reklam filmleri potansiyelini gösterir bir istatistik olsa, bunun yüzde altmıştan fazlasının bizim şirketimiz tarafından gerçekleştirilmiş bulunduğu ortaya çıkar.”

Süheyl Gürbaşkan, 2 Şubat 1980 tarihinde kaleme aldığı mektubunda, ajansın teknik ve ekonomik gücünü anlatır:

“Ajans olarak, özellikle İstanbul Reklam Sitesi’nin bugüne dek yüz milyonları aşan yatırım giderleri, bizleri yıllar boyunca, piyasamızın öteden beri içinde bulunduğu güç koşullarda, tek ve devamlı nakdî ödeme yapabilen kuruluşlarla, bankalarla, çalışmaya yöneltti. Türkiye’de İstanbul Reklam’ın çalışmadığı, kendisine hizmet etmediği âdeta tek banka yoktur, kalmamıştır. Uzun yıllar; yılda ortalama 10 adet bankanın; son yıllarda dahi yine 5 ila 6 bankanın hizmetlerini yürütmeyi başarmışızdır.

İstanbul Reklam böylece, yıllık cirosu itibariyle en büyük ajans, ama maalesef “bankacılık reklamlarında” büyük bir ajans olmuştur. Rakiplerimiz, bu ihtisasımızı bize karşı iyi kullanmışlar; bu becerimizi alkışlarken, üretim piyasası ve serbest teşebbüs sahipleri nezdinde, aslında kendilerini bizden sıyırmayı, ya da bizim kendilerinden kopmamızı, -belki de bilinç dışı, farkında olmadan- iyi tezgâhlamışlardır. Kısaca biz, gerçek mücadele ve savaş alanından, olması gereken çap ve ölçünün dışında, tüketim ürünleri reklamcılığından nispeten uzak kalmışızdır.” (2 Şubat 1980, Bir Reklamcı Aranıyor)

Reklam filmi gösterimleri televizyonun olmadığı dönemde sinemalarda gerçekleşir. 1970’lerde İstanbul Reklam, kuruluşunun hemen ilk yıllarında özellikle İstanbul sinemalarında, tıpkı TV’nin reklam alanına bilerek yerleşmesi gibi, büyük cesaretle yüz adet sinemayı kontrolüne alır. Reklam filmi yapımcılığından uzmanlaşan İstanbul Reklam, binlerle ifade edilen üretim performansını sağlayabilmek için sayıları yirmiyi bulan film rejisörleri, film kameramanları, asistanları, çizim ve trükaj sanatçıları, senkron ve montaj teknisyenleri, dublaj yönetmenleri, ışıkçıları ve bunlara benzer çeşitli elemanlarıyla çok geniş bir insan gücü kadrosu kurar. Bir yandan da bu tür filmlerin yapımı için, Türkiye’de birçok yerli film yapımcısının sahip olamadığı adet ve değerde film makine, materyal ve laboratuvarlarıyla büyük bir yatırım da yapar. Türkiye’de TV reklamcılığının ufku açılınca, İstanbul Reklam herkesten önce, rahatça ve cesaretle bu gücünü ortaya koyar. Çalışmalarını sinemadan alarak TV’ye intikal ettirir. (Rubikon)

Bu büyük kurumun faaliyet gösterdiği bina ve teknik donanım da oldukça gelişmiş ve çağının çok çok ötesindeydi. Doğrudan Süheyl Gürbaşkan’ın kaleminden İstanbul Reklam Sitesinin fiziksel büyüklüğü şöyle anlatılır:

“5.500 metrekare alanlı İstanbul Reklam Sitesi’nde en az 550 kişi birlikte oturup çalışabilir. Türkiye’de bugün, kalburüstü bütün ajansların elemanlarını bir araya toplasanız, bu sayıya erişemezsiniz. Belki de değil bugünün, yarınların, 10 yıl sonrasının dahi Türkiye’deki bütün reklam ajanslarını içine alabilecek kadar büyük tutulmuş bir İstanbul Reklam Sitesi.” Süheyl Gürbaşkan, İstanbul Reklam’ın teknik ve fiziki kapasitesini bu cümlelerle özetler.

O dönemde ajansta genel olarak şu teknik imkanlar bulunur:

  • Basım servisi
  • Ofset matbaa makineleri
  • Çekim plâtosu
  • Fotoğraf ve film laboratuvarları
  • Reel ve dessin-animé filmle, film çekimiyle ilgili ileri nitelikte araç ve gereçler.