Yıllar sonra İstanbul Reklam ekibi bir arada…

Kameraman, görüntü yönetmeni, metin yazarı, fotoğrafçı, muhasebe müdürü, grafik tasarımcısı… İstanbul Reklam’ın emektarları bir araya gelerek Süheyl Gürbaşkan’a dair anılarını ve kendisinin nasıl bir reklamcı, lider, yönetici, dost olduğuna dair düşüncelerini, hatıralarını paylaştı… Bu vefa ve duygu dolu sohbetten birkaç alıntı…

“Süheyl Gürbaşkan’ın gördüğüm yöneticilerden çok farklı bir kişiliği vardı. Özellikle karşısındaki kişiye çok değer verirdi. Eğer o kişi, işini doğru yapıyorsa fikirlerine hürmet ederdi ve çok değer verirdi.”

“Bize hiçbir zaman bir çalışan gibi davranmadı, bir dost, bir arkadaş gibiydi.”

“Bugünün patronlarının yaptığı şeyleri, Süheyl Gürbaşkan 1970’li yıllarda yapıyordu. Çok aydın görüşlü, vizyonu çok geniş bir patrondu ve bizi hiçbir zaman düşündüğümüzün altında bir ücretle çalıştırmadı.

“İstanbul Reklam, mesleğimizi geliştirmemizde bir okul oldu. Süheyl Gürbaşkan bize daima cesaretli olmamızı söylerdi ve bunu öğretti. “

“Titr olarak patron, görünüşü de öyle… Asil, çok kibar, çok naif… Bize yaklaşımı ise bir dost gibiydi… Ne zaman Süheyl Bey’in kapısını çalsam, zam istiyorum diye, hiçbir zaman geri çevirmemiştir.”

“Bir müşterinin alınması için kullanılacak araç fiyat olmamalıdır diye düşünürdü. Şöyle bir kampanya yapacağız, şöyle bir şey üreteceğiz diyerek müşterinin kazanılması gerektiğini düşünürdü.”

“Süheyl Bey bugün yaşasaydı, resmi olarak emekli olsa bile reklamcılıktan kopmazdı. Muhtemelen ilk dijital reklam ajanslarından birini kurardı. Bir Reklamcı Aranıyor kitabında da bahseder; ta o zamandan enformasyonun kompüterle herkesin erişebileceği şekilde yayılacağından söz eder. Ve bunu 1979 senesinde yazıyor…”

“Kaleminden gözlüklerine, kıyafet seçimine kadar kendine özgü bir tarzı vardı ve pek çok kişiye bu tarzı ile ilham vermiştir. Kıyafetinden, çalıştığımız binaya kadar estetik konusunda ve her alanda öncüydü. İstanbul Reklam, fuarlarda ödül kazanmış tasarımcıların mobilyaları ile dekore edilmişti.”